bugün
- mert hakan yandaş12
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı28
- dokunmaya kıyamadan sevmek13
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası8
- alex de souza12
- karıya kıza doymuş erkek25
- arda güler13
- manitayla yapılacaklar12
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı10
- anın görüntüsü24
- bik bik'in cinsiyeti14
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor11
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz12
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur9
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi16
- gulmekicinyaratilmis8
- travestilerin genelde kürt olması14
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz19
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek20
- sık sık aldığınız iltifatlar15
- çok üzgünüm sözlük8
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz11
- icardi190510
- erkolar kapatılsın11
- aşık olmadan sevişmek9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- nervio8
- türklerin çok kolay devlet kurması9
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur31
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- taktik verin15
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri9
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması14
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- risale i nur21
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- selahattin demirtaş13
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması12
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil21
- ruh varsa neden görünmüyor13
entry'ler (59)
işe yarasın diye olunmaması gerekendir.
bir kızdan hoşlanıyor ve bu sorunun yanıtını arıyorsanız o kız sizden hoşlanmıyordur.
dumanı üstünde bir kahve eşliğinde kitap okumak.
çok başarılı bir pinhani şarkısı. 2020'nin en iyi şarkısı da denebilir. sakiler tarafından yapılan coverı da güzel.
her ikisi de karşıdakinin hareketlerini iyi okumayı gerektirdiğinden katıldığım benzetmedir.
en iyi örneği cem yılmaz'ın yahşi batı filmidir. gerisini siz düşünün.
hatalı olan bir beyandır. bence asıl inatla yaşamaya tutunan büyükşehir insanıdır. git yaşa bakayım bir ay bir anadolu köyünde bir derdin sıkıntın kalıyor mu?
bekler beklemesine ama babayı alır. çekim anlık oluşur.
teletex varsa televizyon da vardı dediğim nesildir. ulan o piksel piksel şeylere bakacağınıza bir magazin programı açsaydınız bari.
Jose Ferreira dos Santos Carlinhos isimli 53 yaşındaki medyum tarafından tahmin edilmesiyle kazandığı ünvandır.
Carlinhos, "Bir futbol takımının tamamı uçak kazasında ölecek. Bunu not edin, bu dediğim bir buçuk yıl içinde gerçekleşecek" demişti. Aynı dayı 2014 Dünya Kupası öncesi maçları öncesi yaptığı tahminlerle ünlenmiş. (bkz: brezilya 1 almanya 7)
Carlinhos, "Bir futbol takımının tamamı uçak kazasında ölecek. Bunu not edin, bu dediğim bir buçuk yıl içinde gerçekleşecek" demişti. Aynı dayı 2014 Dünya Kupası öncesi maçları öncesi yaptığı tahminlerle ünlenmiş. (bkz: brezilya 1 almanya 7)
sabahları alarmın sesini rüyama entegre ederek gerçekleştirdiğim olay. bazen açık bırakılan televizyonla da yaşanabilir.
gece gece yenmemesi gereken mantıdır. (bkz: obezite)
hugodur.
bizim telsiz bir telefon vardı. hugo'yu arıyorum, tek hayalim hattı düşürebilmek. fark ettim ki bir tuş var son numarayı gösteriyor, numara gelince basıyorsun "ara" tuşuna arıyor hemen. bunu fark ettiğim ilk gün düşürdüm yani bağlandım telefon numarası gibi bilgiler istediler, verdim. arayan olmadı. ikinci gün dedim ki herhalde düşürenler arasında kura çekiyorlar. aradım da aradım. onlarca kez bıraktım numaramı arayacaklar umuduyla. olmadı. sonraki gün daha fazla bıraktım. daha sonraki gün daha da fazla. ay sonunda sağlam bir fatura gelmişti, peder sağlam bir fırça çekti. "0"lı numaralara aramaya kapattı telefonu, hala var mı "0"lı numaralara kapatmak bilmiyorum. ilk aklıma bu geldi.
bizim telsiz bir telefon vardı. hugo'yu arıyorum, tek hayalim hattı düşürebilmek. fark ettim ki bir tuş var son numarayı gösteriyor, numara gelince basıyorsun "ara" tuşuna arıyor hemen. bunu fark ettiğim ilk gün düşürdüm yani bağlandım telefon numarası gibi bilgiler istediler, verdim. arayan olmadı. ikinci gün dedim ki herhalde düşürenler arasında kura çekiyorlar. aradım da aradım. onlarca kez bıraktım numaramı arayacaklar umuduyla. olmadı. sonraki gün daha fazla bıraktım. daha sonraki gün daha da fazla. ay sonunda sağlam bir fatura gelmişti, peder sağlam bir fırça çekti. "0"lı numaralara aramaya kapattı telefonu, hala var mı "0"lı numaralara kapatmak bilmiyorum. ilk aklıma bu geldi.
kemal sunal'ın değil abdi şakrak'ın girişimidir. (bkz: abdi şakrak)
erkek arkadaşından sağlam bir tekme yemiş kadının isteğidir.
gmail 5 yıl falan olsa gerek. hotmail'in bir 10 yılı vardır.
türkiye'de ise göçmen değil mübadildir. ayrıca içinde olduğum gruptur.
insanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir.
Ayda bir yaptığımız liseden yaklaşık 20 arkadaşın katıldığı zirvedir.
Mayıs ayında lisedeki arkadaşlarla geçmişi yad etme zirvesinin 21’incisini gerçekleştirdik. Zirvede 16 arkadaş vardı. Kadıköy’deki bir kafede buluşma kararı almıştık. Zirveye ben 1 saat rötarlı katıldım. Geldiğimde herkes yüzüme garip garip gülerek bakıyordu. Bu gülme şekli anlatılmaz yaşanır, hani böyle dalga geçiyor gibi de değil, “aaa bir seyler yazar’da gelmiş ne güzel” der gibi de değildi. Garson geldi “lipton ice tea şeftalili” istedim, farklı bir markadaki buzlu çay olduğunu öğrenince su istedim. O bakışlara o kadar uyuz olmuştum ki hırsımı garson kızdan çıkartmıştım adeta. Sonra lisedeyken samimi olduğumuz Beyza’nın bana whatsap’dan yazdığını farkettim. Baktım ki “:D” yazmış. iyicene sinirlendim. Beyza dedim sert bir şekilde. “Efendim?” dedi.
- Hayırdır, gülücükler falan atmışsın.
- Ne oldu senin gelmene sevindim.
- Neden?
- Neden sevinmiyim?
- iyi. Ben kalkıyorum. (O kadar sinirlenmiştim ki)
- Kalkma lütfen.
- Neden?
- Sana söyleyeceğim şeyler var.
- Senin mi, hepinizin mi?
- Sadece benim .
- Tamam o zaman.
Sustum ve gelen hamidiye suyumu yudumlarken “Ne diyecek bu?” diye düşünmeye başladım. Bu arada milletin bana bakıp gülüşmeleri devam ediyor. Yaklaşık 20 dakika sonra Beyza bana seslendi.
- Evet.
- Hatırlıyor musun 19 Mayıs gösterilerinde seninle eş olmuştuk.
- Evet.
- Gösteri sabahı seninle buluşmuştuk.
- Evet.
- Sonra bir pastaneye gidip kahvaltı yapalım demiştim.
- Evet.
- Kahvaltıda gösteride giyineceğin pantoluna çay dökmüştüm. Sonra sana mağaza mağaza lacivert kumaş pantolon aramıştık, bulmuştuk.
- Evet.
- Bilerek dökmüştüm.
- Neden?
- Poponda kocaman bir yırtık vardı da ondan.
Mayıs ayında lisedeki arkadaşlarla geçmişi yad etme zirvesinin 21’incisini gerçekleştirdik. Zirvede 16 arkadaş vardı. Kadıköy’deki bir kafede buluşma kararı almıştık. Zirveye ben 1 saat rötarlı katıldım. Geldiğimde herkes yüzüme garip garip gülerek bakıyordu. Bu gülme şekli anlatılmaz yaşanır, hani böyle dalga geçiyor gibi de değil, “aaa bir seyler yazar’da gelmiş ne güzel” der gibi de değildi. Garson geldi “lipton ice tea şeftalili” istedim, farklı bir markadaki buzlu çay olduğunu öğrenince su istedim. O bakışlara o kadar uyuz olmuştum ki hırsımı garson kızdan çıkartmıştım adeta. Sonra lisedeyken samimi olduğumuz Beyza’nın bana whatsap’dan yazdığını farkettim. Baktım ki “:D” yazmış. iyicene sinirlendim. Beyza dedim sert bir şekilde. “Efendim?” dedi.
- Hayırdır, gülücükler falan atmışsın.
- Ne oldu senin gelmene sevindim.
- Neden?
- Neden sevinmiyim?
- iyi. Ben kalkıyorum. (O kadar sinirlenmiştim ki)
- Kalkma lütfen.
- Neden?
- Sana söyleyeceğim şeyler var.
- Senin mi, hepinizin mi?
- Sadece benim .
- Tamam o zaman.
Sustum ve gelen hamidiye suyumu yudumlarken “Ne diyecek bu?” diye düşünmeye başladım. Bu arada milletin bana bakıp gülüşmeleri devam ediyor. Yaklaşık 20 dakika sonra Beyza bana seslendi.
- Evet.
- Hatırlıyor musun 19 Mayıs gösterilerinde seninle eş olmuştuk.
- Evet.
- Gösteri sabahı seninle buluşmuştuk.
- Evet.
- Sonra bir pastaneye gidip kahvaltı yapalım demiştim.
- Evet.
- Kahvaltıda gösteride giyineceğin pantoluna çay dökmüştüm. Sonra sana mağaza mağaza lacivert kumaş pantolon aramıştık, bulmuştuk.
- Evet.
- Bilerek dökmüştüm.
- Neden?
- Poponda kocaman bir yırtık vardı da ondan.